Türk doğal taş sektörü karbon nötr olmayı hedefliyor
Dünyadaki emisyonların üçte biri inşaat sektöründen geliyor. Türkiye’nin en büyük ihracat pazarı olan Avrupa Birliği (AB), kullanılan çimento, demir-çelik ve alüminyum gibi sektörleri etkilediği için 2050 yılında karbon nötr hale gelmek için yüksek karbon emisyonlu işleri vergilendirerek Yeşil Mutabakat’ı uygulayacak. ilk aşamada inşaat departmanında çok şey var. doğal taş kesiminde de kapsamlı bir değişiklik gerektiriyor.
Türkiye doğal taş departmanı, Yeşil Anlaşma ile uyumlu ve “Karbonsuz Ekonomiye Geçiş” hedefleri doğrultusunda çalışmalarına başladı.
Ege Maden İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Efe Nalbantoğlu moderatörlüğünde, Ege Maden İhracatçıları Birliği Lideri İbrahim Alimoğlu’nun katılımıyla, doğal taşta dünyanın en büyük fuarlarından biri olan İzmir Mermer Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı’nda, Dünya Doğal Taş Dernek (Wonasa) Yöneticisi Anil Taneja, Maden Yürütme Kurulu Başkanı Erdoğan Akbulak ve Metsims Sürdürülebilirlik Danışmanlığı Kurucusu ve Yöneticisi Hüdai Kara’nın katılımıyla Silkar “Doğaltaş Sektöründe Sürdürülebilirlik Çevresel Ürün Bildirgesi” semineri ve “Avustralya’da Fırsatlar, İş Kültürü ve Önemli Hukuki ve Ticari Gelişmeler” konulu seminer düzenlendi. Programın sonunda katılımcılara plaket takdim edildi.
Aynı zamanda Ege Maden İhracatçıları Birliği’nin yürüttüğü Avrupa Birliği (AB) projesi çerçevesinde VR Gözlüklü İSG Eğitim Simülasyonu, TİM Maden Dairesi Meclis Başkanlığı ve İstanbul Maden İhracatçıları Birliği Lideri Rüstem Çetinkaya, Ege Maden İhracatçıları Birliği Lider İbrahim Alimoğlu, MAPEG Uzmanı Mustafa Sever. Bölüm temsilcileri ve fuar katılımcısı firmalara tanıtıldı.
Dünyanın en büyük 16. doğal taş ithalatçısı olan Avustralya hakkında bilgi veren Eletra Ticaret Müdürü Alper Demir, “Avustralya zengin bir pazar. Dünyanın en zengin 10 ülkesinden biridir. Türkiye ve Avustralya iki dost ülkedir. İnşaat sektörü her geçen gün büyümektedir. Avantajlı bir pazar. Dünyanın satın alma gücü paritesine bakıldığında ilk 10’da yer alan bir ülke. İşçi haklarını çok önemsiyorlar. Eşitlik, sosyal uygunluk, çevre dostu üretim ve sürdürülebilirlik öncelikleri.” söz konusu.
Sürdürülebilirlik, yeni nesil doğal taş endüstrisinde büyümenin motoru olabilir
Dünya Doğal Taş Derneği (Wonasa) Direktörü Anil Taneja: “Sürdürülebilirlik, bugünün ihtiyaçlarını nesillere zarar vermeden karşılamaktır. Her zaman çevik ve oldukça esnek olması gereken bir çağda yaşıyoruz. Başta Kuzey ve Batı Avrupa olmak üzere bazı ülkelerde ve ABD’de EPD belgeleri yani sürdürülebilirlik kriterleri projelerde belirleyici olmaya başladı. Yeni uygulamalar, yeni nesil doğal taş endüstrisi için büyümenin motoru olabilir.” söz konusu.
Doğal taşa da yönetmelik gelecek, ayak sesleri duyuyoruz
Ege Maden İhracatçıları Birliği Başkanı İbrahim Alimoğlu, “Dünyadaki emisyonların üçte biri inşaat sektöründen geliyor. İnşaat sektöründe kullanılan çimento, demir çelik gibi birçok ürünün/malzemenin karbon ayak izini azaltmak için önemli çalışmalar yapılıyor. Yeşil Mutabakat ile bu zorunlu hale gelmeye başladı. Düzenlemeler çimento, demir çelik ve alüminyum gibi büyük kalemlerle başladı. İnşaatta yaygın olarak kullanılan doğal taşa da yönetmelik gelecek ve ayak sesleri duyuyoruz. Bir binada kullanılan herhangi bir ekipmanın gümüş ve altın sertifikası alması için Çevresel Ürün Beyanları (EPD) aranacaktır. Önümüzdeki yıllarda vazgeçilmez hale gelecek. Türk doğal taş sektörü olarak ne kadar hazırlanırsak, o kadar ilerliyoruz. Kalın taşlarda karbon salınımı daha fazladır. İnce taşları göndermeniz bizim için avantajlı olabilir. Taşı hangi güç kaynağı ile ürettiğiniz en değerli noktalardan biridir. Yenilenebilir enerji kaynaklarımız artarsa çok daha iyi olacak. Türkiye fosil yakıtları azalttığında olumlu gelişmeler göreceğiz. Önümüzdeki dönemde dünyada bir karbon ayak izi piyasası kurulacak. Sonunda, Karbon Vergisi Mekanizması ile her iş için eşik fiyatlar olacaktır. Avrupalı ithalatçılar her ürünün karbon ayak izine bakacak ve eşik değerin üzerindeyseniz bedelini ihracatçılarımız ödeyecek. Sonuç olarak, bir karbon piyasası ve ticaret kapısı oluşturulacak.” söz konusu.
Doğal taşta nispeten düşük karbon ayak izi ve su kullanımı
Ege Maden İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Efe Nalbantoğlu, “Son yıllarda dünya ticareti sürdürülebilirlik ekseninde yeniden şekilleniyor. Yeşil dönüşüm ve sürdürülebilirlik ilkeleri, şirketlerin stratejilerinin merkezinde yer alıyor. Tabii ki doğal taş dalının da kelimenin konusu olan değişim ve dönüşümden etkilenmemesi düşünülemezdi. Doğal taş üretim süreçleri açısından bakıldığında karbon ayak izi ve su kullanımı nispeten düşük olsa da eserlerin ve üretim süreçlerinin çevre dostu uygulamalarla zenginleştirilmesi önemlidir. Son zamanlarda kesime rehberlik etmesi için Doğal Taş Sürdürülebilirlik Yönergelerini tercüme ettik.” dedi.
Çevresel Yapı Beyanı (EPD) belgeleri zorunlu hale gelecek
Silkar Madencilik Yürütme Konseyi Başkanı Erdoğan Akbulak, tüm dünyada geçerliliği olan ve Avrupa’da standart haline gelen Çevresel Ürün Beyanları (EPD) belgesinin birçok sektörde zorunluluk haline gelmeye başladığını belirterek, şunları söyledi:
“EPD; Yapıların yaşam döngüsü boyunca oluşan çevresel etkileri ve karbon emisyonu bilgilerini şeffaf ve karşılaştırılabilir bir şekilde ortaya koyan, bağımsız olarak doğrulanmış ve tescilli bir belgedir. Tedarik zincirinin tüm aşamalarında kullanılan gücün türü, kimyasal elementin içeriği, emisyonlar gibi süreçler incelenir. EPD, çevresel performans bilgileri, yaşam döngüsü değerlendirmesi, kaynak kullanımı, güç kullanımı, çeşitli emisyon kaynakları hakkında bilgi sağlar. Sadece üretim sürecinde değil, daha sonra kullanım sırasında örneğin; Bir binanın ömrü 50 yıl ise, o binadan kaldırıldığında yapacağı karbon salınımını da ölçer. İşlerin yaşam döngüsüne göre bilgiler toplanır ve bir envanter oluşturulur. Son 1 metrekarelik çalışma için tüketilen tüm malzemeler, ne kadar ambalaj, ne kadar su kullanıldığı, fabrika üretim ölçüleri, yük, atık, taş ocaklarında yıllık elektrik tüketimi, fabrikada ne kadar kullanıldığı, şirket içi nakliye hareketleri hakkında bilgiler. ilgili taş ocağı, eserin fabrikaya taşınması ve fabrika içerisinde elleçlenmesi, nakliye süreci, ihracat yolundaki zincir, üretim atıklarının toplam miktarının ne kadarının geri dönüştürülebileceği, montajında kullanılan ekipmanlar iş ve tüketilen güç, emisyon, işin A’dan Z’ye ömrünü tamamladıktan sonra başka bir noktaya taşınmasının tüketimi faktörleri hesaplanır. İşin sertifikasyonu tamamlandı.”
Türkiye, EPD belgesine sahip ülkeler arasında Avrupa’da üçüncü sırada
Metsims Sürdürülebilirlik Danışmanlığı Kurucusu ve Yöneticisi Hüdai Kara, “İnşaat malzemelerinin çevresel performansını bilmemiz gerekiyor. Yakında tüm yapı malzemeleri ve diğer sanat eserlerinde EPD’nin kullanılacağı bir sisteme doğru ilerliyoruz. Döngüsel ekonomiyi gerçekleştirmek için harekete geçmeliyiz. Emisyonlar birden çok bina bölümünden gelir. Binaların değerlendirilmesinde bu tür verilere ihtiyaç vardır. Binaları Yeşil Konsensüs’e uygun olarak değerlendirirken, binadaki metrekare başına düşen karbon emisyonunu bilmemiz ve hangi tür malzemelerin yüksek veya düşük olduğu sorularına cevap aranmalıdır. Bu noktada bu soruya cevap verecek tek belge EPD belgeleridir. Avrupa’da çok yaygın, dünyaya yanlışsız açılıyor. Her bir eser yapı hakkında en doğru bilgilerin paylaşıldığı dijital eser pasaport sistemi, tedarik zincirindeki kullanıcıların eserleri tekrar kullanabilmesi veya atık yönetiminde eserlerin gerçek haliyle işlenebilmesi açısından bizler için değerlidir. tesisler. ISO 14025 Standardı, 14040/44 Standardı, ürünün beşikten mezara, hammaddeden son iş çıkışına kadar çevresel performansını değerlendirdiğimiz standartlardır. Avrupa, EPD Belgesinde başı çekiyor, muazzam bir büyüme var. Türkiye, Avrupa’da en fazla EPD belgesine sahip ülkeler arasında İtalya ve İsveç’in ardından üçüncü sırada yer almaktadır. İnşaat malzemelerinde olduğu gibi dokuma departmanı, kimya ve gıda branşlarında da büyük firmalar yeşil satın alma süreçleri yürütmekte ve birden fazla EPD belgesi almaktadır. EPD Belgesi süreci 3-4 ay sürer, iş sayısı arttıkça süreç uzar. İşin çevresel performansını şeffaf bir şekilde ortaya koyar. Artık sadece iz karbon ayak izi değil, aynı zamanda kurumsal karbon ayak izi de değerlidir. Kendi üretiminiz olan bir röntgeni çekersiniz. Mimarlar aynı zamanda sürdürülebilirliğe de odaklandılar.” söz konusu.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı